Ölçülebilir mi, Unutulmaz mı? Pazarlamada İnsan Dokunuşunun Gücü
Brenna Loury, Doist’in CMO’su, pazarlama dünyasının kutsal kabul ettiği kuralları esnetiyor: Rakip analizlerini görmezden geliyor, her kampanyaya yapay zeka cilası sürmeyi reddediyor, veriye olduğu kadar sezgilere de güveniyor. Peki nasıl oluyor da küçük ama çevik ekibiyle devlerin arasında sıyrılıp markasını verimlilik yazılımlarının ikonlarından biri haline getirebiliyor?
1. Ders: Yarı Ölçülebilir, Yarı Unutulmaz
Loury’nin LinkedIn’de paylaştığı bir görüş, pazarlamacılar için bir manifesto niteliğinde: “Pazarlamanızın yarısı ölçülebilir, yarısı unutulmaz olmalı.” Peki bu, “ROI’siz iş yapın” demek mi? Kesinlikle hayır. Loury’nin vurguladığı nokta, metriklerin gölgesinde insani bağları unutmamak. Doist’in iletişim stratejisi, kullanıcılarına “daha fazlasını yap” vaadiyle yüklenmek yerine, insan olmanın gerçekliğini kucaklıyor: “İnsanların gerçekte neler başarabileceğini dürüstçe anlatıyoruz.”
2. Ders: Kusurlarınız Sizi Güçlü Kılar
Apple veya Google gibi devlerle yarışırken Doist’in silahı, kusurlarını saklamamak. Loury, “Kullanıcılarımıza karşı dürüstüz ve üzerinde çalıştığımız eksiklikleri saklamıyoruz. Google’ın bunu yapacağını düşünüyor musunuz?” diyor. Markanın YouTube içeriklerini bir çalışanın evinden çektiği Looms videolarıyla yönetmesi veya güncelleme notlarında geliştiricilerin yüzlerini göstermesi, bu felsefenin somut örnekleri.
3. Ders: Müşteri Her Zaman Haklı mı?
Kullanıcı geri bildirimlerini dinlemek elbette kritik, ancak Loury, Henry Ford’un meşhur “daha hızlı at” sözünü hatırlatıyor: “Sadece müşteriyi dinlerseniz, vizyonunuzu kaybedersiniz.” Doist, kullanıcılarıyla diyalog kurarken bir yandan da kendi içgüdülerine güveniyor. Loury’nin deyişiyle: “Önce kendimizin kullanacağı ürünleri yapıyoruz. Böylece başkalarına da faydalı olacağına inanıyoruz.”
Marco’nun Yorumu:
Pazarlama, algoritmaların ve veri noktalarının ötesinde bir insan sanatıdır. Doist’in başarısı, mükemmeliyetçilik tuzağına düşmeden gerçekliği kucaklamasından geliyor. Unutmayın: İnsanlar markalara değil, markaların arkasındaki insanlara bağlanır. Ölçümlemenin gücünü küçümsemeyin ama asla “daha hızlı at” sendromuna da kapılmayın.